Bursa Arena E'Gazete
2020-03-05 15:20:40

30 Yıl Ertelenen Suriye Harekatı

HALİS ÖZDEMİR

05 Mart 2020, 15:20

Suriye harekatının ne anlama geldiğini ve önemini anlamak için çok değil biraz geriye gitmek gerekiyor.

Rusya‘da askeri eğitim gören Nuseyri ve Mason Hafız Esad, 1970’de Suriye’nin başına ABD ve Sovyetlerin gizli mutabakatı ile darbe yaparak gelmiş ve çoğunluğu Sünni Müslüman olan Suriye halkını ölünceye dek demir yumrukla Hama-Humus örneklerinde de görüleceği üzere çoğu zamanda kan, gözyaşı ve katliamlarla yönetmiş, bizim ülkemiz aleyhine de PKK terör örgütüne yıllar boyu ev sahipliği yapmış, binlerce Mehmetçiğin, polisin ve yine binlerce sivil insanımızın ölümünde baş rol oynamıştır.

Bu konuda gerekli bilgi için, 1999 yılında hazırladığı raporla FETÖ’nün maskesini indiren ve daha o tarihlerde bu acımasız örgütün darbeye kalkışabileceğini açıklayan Ankara Eski Emniyet Müdürü Cevdet Saral‘ın “Terörün Gizli Efendileri” adlı eserinde görebilirsiniz.

Bu kitapta, Abdullah Öcalan‘ın, Esad ailesi tarafından Suriye’de nasıl korunduğunu, Türkiye’ye karşı nasıl kullanıldığını ve PKK’nın Suriyeli yetkililerce nasıl eğitilip, Türkiye‘de nasıl kanlı eylemlere yöneltildiklerini detaylarıyla görebilirsiniz.

Ayrıca Cevdet Saral bu kitapta konuyla ilgili belge ve bilgileri paylaşmakta kalmamış aynı zamanda PKK’nın Suriye’de ki yapılanmasını ve kamplarını isim vererek açıklamıştır.

Cevdet Saral, “Terörün Gizli Efendileri” adlı eserinde Abdullah Öcalan’ın ifadesine yer vermiş ve "Öcalan’ın Esad ailesi tarafından Suriye’de nasıl muhafaza edildiğini, korunduğunu, Türkiye’ye karşı kullanıldığını" detayları ile yazmış ve Suriye Baas rejiminin İsrail ile olan bağlantılarını ise; "Esad iktidara gelişi ile birlikte….Siyonist İsrail Devleti’ne karşı çıkışı aslında sadece lafta, gösterişten ibaretti gerçekte ise Hafız Esad “Kissinger Planı” için gerekli olan her türlü rolü en az Enver Sedat kadar başarıyla oynamış ve Filistin halkının Arap dünyasından yeterli desteği almasını engellemişti..” diye özetlemekle kalmamış, konuyla ilgili belge ve bilgileri paylaşmış, aynı zamanda PKK’nın onlarca kampının sahipliğini, kampların yer ve isimlerini yazmıştır.

Sadece PKK’ya ev sahipliği yapmakla kalmayan dev-sol örgütlerine de kol kanat germiş olduğunu gene Saral’ın kitabından, "Duran Ç.'nin ifadelerinden bölüm…İsmet Sezgin'in Suriye’yi ziyaretinde kampta birtakım değişiklikler yapıldığı.. nizamiyeye iki Filistinli getirilerek nöbete dikildiği, gelebilecek gazeteci ve başkalarına karşı buranın Dev-Sol örgüt kampı değilde Filistinlilere ait eğitim kampı….olduğu..” Şeklinde organizelerin bizzat Esed Baas rejimi tarafından organize edildiği örnekleri ile anlatılmaktadır.

Siyasetci ve bürokratların Cevdet Saral’ın yazdığı kitabı okumalarını öneririm.

Bu konuda ben de bir anımı anlatmak isterim: 1978 veya 1979 yılıydı, Suriye‘den bir şahıs geldi ve bizim öğrenci yurdumuzda misafir olarak kaldı.

Suriyeli şahıs, “Sosyalist mezhepçi Hafız Esat rejimi tarafından HAMA-HUMUS’a kimyasal silahlarla saldırıldığını binlerce kadın çocuk başta olmak üzere katliam yaşadıklarını kendisi gibi MAĞARALARA sığınarak kaçabilenlerin kurtulabildiğini Esat’ın geri kalan halkı topyekün katlettğini” anlatmıştı.

Daha sonra 1982'de ise Hama'da aynı katliamı yaptı ve 40 binlerle ifade edilen ifade edilen diyorum Baas rejimi başta KÜRT‘ler olmak üzere her vatandaşa kimlik vermiyordu…

Onun için 40 binler diye açıklanan rakamı yazıyoruz, ancak biliyoruz ki orada ve Hama-Humus da binlerce suçsuz insan katledilmiştir.

Suriye denilince nasıl bir ülke ve nasıl bir yönetimi konuştuğumuzu bilmemiz gerekiyor.

Katil Baas Rejimi Esed yönetimi Katliamlarına 2011 yılında devam etmiş ve beş yüz binin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine milyonlarca insanın evinden yuvasından edilmesine ve mülteci durumuna düşürülmesine sebep olmuştur.

Katil Esed katliamlarına gene çocuk kadın demeden VARİL bombaları ile devam etmiştir.

Önceki yazılarımda gerek sığınmacılar, gerekse Suriye politikası konusunda Merhum Erbakan Hoca'nın Refah Yol hükümeti kuruluş görüşmelerinde “Türkiye, Suriye ile savaştırılmak isteniyor bu savaşı durdurmak için Refah Partisi’nin hükümette olma zorunluluğu” konusunu yazmıştım.

Merhum Necmeddin Erbakan hümeti kurduktan sonra bir başka konuda “PKK'ya silah bıraktırma” konusudur.

Bu konu ile ilgili detaylı olarak sitemiz yazarlarından İlhami Işık bey yazmıştır.

Merhum Erbakan hükümeti göreve devam edebiseydi ki yıkma gerekçelerinden birisidir, büyük ihtimalle hem PKK bu kadar kan dökemeyecek hemde ülkenin maddi manevi enerjisi harcanmamış olacaktı.

Ancak üst akıl ve işbirlikçi çeteler buna fırsat vermediler.

Keşke bu gün Suriye’ye yapılan müdahaleyi yapmak zorunda kalmasaydık

Keşke Suriye de AZINLIK YÖNETİMİ olan Baas rejimi ve katil Esed tarafından Suriye bu ortama sürüklenmeseydi.

Ama bugün yapılan Suriye Harekatı otuz yıl tehir edilmiş bir harekattır yerinde ve Türkiye şeksiz şüphesiz haklıdır.

Suriye‘nin tarih boyunca Türkiye karşıtı ürettiği politika ve terör desteğini bir başka ülke bir başka ülkeye yapmış olsaydı bu harekat bir an bile gecikmeden gerçekleşirdi.

Müslüman kanı aktığı doğrudur.

Çanakkale‘ye gelen İngiliz gemilerinin içinde de Afrikalı Müslümanlar vardı ve malesef Afrikalı Müslümanlar kime karşı savaştıklarını çok sonraları öğrenmişlerdi.

Ameliyatta da müslüman kanı akar tedavi amaçlı olursa akan kan şifa kaynağı olur.

Ve çok yakın bir zamanda görülecektir ki, bu harekat ile masum Suriye halkıda kurtulacaktır.

Asıl zulme uğrayan masum müslüman Suriye halkıdır.

Türkiye’nin bu konudaki kararı yerinde ve doğru bir karardır. Suriye’de kendi halkını inim inim inleten sosyalist MEZHEPÇİ BAAS REJİMİ sadece ülkesini değil bölge ülkelerinide ateş çemberine atmıştır.

Türkiye‘nin beklenmeyen bu harekatı bütün Dünyada şaşkınlığa ve hayrete sebep olmuş, Türkiye’ye biçtikleri rol bundan böyle havsalaları dışına taşmış olacaktır

Bu harekat ve sırasında SIĞINMACILAR konusundaki tutumları dolayısı ile de İnsan Hakları Demokrasi Havarisi Batı Dünyasının makyajının dökülmesi ile sonuçlanmış ve bölge ülkeleri bakımından da, Batılılar tarafından da "Türkiye" denilince birkaç defa düşünmenin yeterli olmadığı anlaşılmış olacaktır.

“İster isen sulhu salah, hazır ol cenge..” derken ecdat tarihten süzülmüş birikimle veciz bir şekilde ifade etmiştir

Türkiye’nin varlık mücadelesi ve savunma hattı bundan böyle;

DÜŞMANLARININ ULAŞTIĞI / GELDİĞİ YERDİR!

Bu böyle biline.

Vesselam.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.