Referandum yapıldı.
Önemli ölçüde kurtlar döküldü.
Özal’ın cumhurbaşkanı olduğu günden itibaren Türkiye’nin gündeminde olan ve sürekli ısıtılıp önümüze getirilen şartların oluşmadığı fark edilince derin dondurucuya tekrar konulan sistem değişikliği mi desek, başkanlık sistemi mi yoksa cumhurbaşkanlığı sistemi mi ben onu bilmem.

Kim mi yapıyor bunu?
Suudi Arabistan’a sizin için en iyi sistem bu, Mısır’a yeni cumhurbaşkanınız bu ABD’ye başkanınız bu diyenler.

Neyse bu genel mesele. Biz lokal meselemize dönelim. İş en sonunda referandumda halka müracaat edildi. AKP referandumda MHP-BBP ile  ‘evet’ için, CHP meclis dışında bazı partilerle ‘hayır’ için mücadele etti. Saadet’te 'hayır' cephesinde olacağını duyurdu. Sol partiler ve AP gibi sağ partilerde.. Saadet hayır açıklaması yaptı ancak ne bir miting yaptı, ne bir aracı gezdi. Saadette evet-hayır spekülasyonları birbirine karışsa da biz genel başkanın tutumunu baz alarak yazdık.

HDP hayır açıklaması yapsa da ‘öcalanın’ başkanlık sistemini savunduğu haberi alttan alttan basına verilir gibiydi.

AKP, OHAL ile ve devletin tüm imkanlarını kullanarak referandum sürecini geçirdi. Özellikle belediyelerde çalışan işçi memur taşeron bütün çalışanların aileleriyle birlikte başbakanın ve cumhurbaşkanının mitinglerine katılmaları noktasında ‘diş gösterilerek’ zorunlu gitmeleri istendi. Ayrıca öğrenciler dahi Milli Eğitim vasıtasıyla miting meydanlarına götürüldü.

Topluma büyük bir farkla referandumun alınacağı mesajları verilirken, diğer yandan da tüm mitingler uzmanlarca incelenip yetersiz görünen illerdeki mitingler çift dikiş yapıldı.

Bunun en bariz örneği Bursa da yaşandı.
Başbakanın mitingi yetersiz görününce devreye cumhurbaşkanı sokuldu. Yani iki miting yapıldı. Cumhurbaşkanının Bursa mitinginde Recep Altepe’yi çağırması açıkça dişlerin gıcırdayacağının habercisiydi.
Son olarak, cumhurbaşkanı oylarına talip oldukları partilerin isimlerini söyleyerek de destek istedi.

15 Temmuz cazibesini yitirmişti.
Ne kadar da fazla yayın yapılmıştı oysa..
Her akşam en az yirmi kanal olayı canlı tutmaya çalışıyordu. Konuyla ilgili ünlü tarihçilerle kahvehane sohbetleri de düzenlenmekteydi. Sanki tarihçiler konumlarını küçümsemekteydi bu kahvehane sohbetlerinde.

Bir başbakan düşünün ‘bana oy verin ben gideyim, zaten gereksizim’ dediği sürece şahit olundu.. Değişecek sistemle cumhurbaşkanının partili olmasının önü açılacaktı.
Daha bu gerçekleşmeden cumhurbaşkanı bir tek rozetini takmamıştı. Her platformda taraf olduğunu aşikar açıklıyordu.

Ecevit, Merve Kavakçı başörtüsüyle meclise girdiğinde ‘yemin etmeden’ kürsüye çıkıp konuşma yapmıştı. Bu kabul edilemez bir durum değil miydi? Bir milletvekili yemin etmeden nasıl meclis kürsüsünden konuşma yapabiliyordu. Yıllarca eleştirmedik mi ?

Bir de miting yaptıkları her ilde trilyonlar kaybedildi. Nasıl mı ?
Toplu taşıma araçları ücretsiz oluyor ya böylelikle her kazanılması gereken cebe girmiyor. Başka illerden kamu çalışanları da dahil meydanlara taşındı. O insanların işi yok muydu ?  İş kaybı da cabası.

Referandum yapıldığı günün akşamı ilk sonuçlar açıklanmaya başladığında taraf olanlar kendi istedikleri sonuçları açıklamaya başladılar. Saatler ilerledikçe taşlar yerine oturmaya başlamıştı. AKP kanadı cumhurbaşkanının balkon konuşmasıyla zafer nidalarını bekliyorlardı.

Referandumda EVET kazanmıştı.
Açıklanan sonuçlar bunu gösteriyordu. Fakat beklenen balkon konuşması bir türlü gerçekleşmemişti, gecikmişti. Cumhurbaşkanı herkesin kendisini balkonda beklediği esnada İstanbul da toplantı halindeydi.. AKP üst düzey yöneticileri ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile birlikteydiler.

Dişler gıcırdıyordu.
AKP İstanbul-Ankara gibi Türkiye’nin en büyük illerini kaybedilmişti. Bunun bir sorumlusu olmalıydı. Sizi siz yapan yeri kaybetmek yenilir yutulur bir şey midir ?..

AKP’nin düşüşü aslında mitinglerden de anlaşılıyordu.
Yukarıda bahsettiğim için tekrar girmiyorum.
Referandum da "evet" çıkması belki de piyasaları geçici olsa da rahatlatmış görünüyor. Pansuman tedbir de denebilir. Ancak yaprağın tozunu temizlemek kökü çürümüş ağacın tedavisine bir katkı sağlayamaz ki..

Halkımız referandumda evet oyunu daha fazla verdi. Hani seçimlerde kimi aday yapsak kazanır ‘odunu koysak kazanır’ zihniyeti ortadan kalkmış görünüyor. Bana sorarsanız halkımız şartlı "evet" dedi. Muhalefet kaybetti ama iktidara sanki ‘ensende bir muhalefet olduğunu unutma’ mesajı çıktı. İktidar kazandı ama kaybettiklerinin yanında kazandığına sevinemedi.

Şimdi çeşitli birlikteliklerle bir araya gelen siyasiler ‘kahrol düşman al sana bomba’ diyerek Zeki Müren vari yapıyorlar. Çünkü 18 maddenin alt maddeleri görüşülecek, yani birbirlerine ihtiyaçları var.. Toplumda da zaten kavga istenmiyor. Referandum sonucu biraz ortamı yumuşattı da diyebiliriz.

Ancak AKP kendi içinde çok farklı; 
Dişler gıcırdıyor, sinirler gerilmiş durumda.. 
O veya bu sebeple tüm yaşadıklarımızı değerlendirdiğimizde ekonomik, siyasal, toplumsal, sinirsel olarak bu yaz geçen yazdan daha sıcak geçecek gibi !.
        
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.