I. Dünya Savaşı Almanya ve müttefiklerinin mağlubiyetiyle sonuçlanmıştı. Osmanlı Devleti bütün sıkıntılarına rağmen dört yıl boyunca sekiz cephede (Irak, İran, Filistin, Suriye, Sina, Galiçya, Çanakkale, Romanya, Kafkasya) savaştı. Birçok cephelerde, özellikle Çanakkale ve Kut-ül Amara’da büyük başarılar elde etmesine ve hiçbir cephede kesin bir yenilgiye uğramamasına rağmen yenilen devletler safında olduğu için 30 Ekim 1918’de İtilaf Devletleri’yle Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı.

İtilaf Devletleri bu mütarekeye dış görünüşünde Osmanlı Devleti’ni ve Türk milletini yok edici “Kayıtsız şartsız teslim” hissini verecek açık hükümler koymaktan dikkatle kaçınmış,  ancak I. Dünya Savaşı içinde vardıkları gizli anlaşmaların tatbik edilebilmesine müsait bir metin düzenlemekte büyük gayret sarfetmişlerdi.

Mustafa Kemal Paşa mütarekenin bazı hükümlerinin yanlış anlaşılmaya pek müsait olduğunu görerek Sadrazam İzzet Paşa’ya gönderdiği telgraflarla mütareke aynen uygulandığı takdirde bütün vatanın işgal ve istila edileceğini anlatmaya çalıştı. Başkomutanlık Erkân-ı Harbiye Dairesi’nden “Kilikya” terimi ile nerelerin kastedildiğini Suriye sınırının nerelerden geçtiğini ve Toros tünellerinden hangilerinin işgal edileceğini sordu. Fakat tatmin edici bir cevap alamadı. 5 Kasım 1918’de Başkumandanlık Erkân-ı Harbiye Riyaseti’ne gönderdiği telgrafta eğer İngilizlerin her dediğine boyun eğecek ve orduları terhis edecek olursak bu ülkenin arzu ve isteklerinin önüne geçmeye imkân olmayacaktır diyordu.

Mütarekenin imzalandığı gün merkezi Adana’da bulunan Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığına tayin olan Mustafa Kemal Paşa,  ülkenin başına gelecek tehlikeleri seziyor, yurdun kurtuluşu için millî bir kuvvet vücuda getirilmesini gerekli görüyordu.

Bilindiği Erzurum Kongresi ardından toplanan Siyas Kongresi sonrası oluşturulan Heyet-i Temsiliye, Millî Mücadelenin yönetilmesi işini bizzat üstüne almış, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri bu Kongre ile tek çatı altında toplanmıştı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Misakı-i Millî sınırları içindeki vatan topraklarını savunma kararı aldı ve Kongre’de alınan kararlar yurdun her tarafına gönderilmişti.

Mustafa Kemal’in tahmin ettiği gibi mütarekeden kısa bir zaman sonra işgaller gerçekleşti. İlk işgaller güneyden başladı. 9 Kasım’da Musul ve İskenderun, daha sonra Ayıntap, Maraş ve Urfa İngilizler tarafından işgal edildi. Ardından Batı illeri Yunan ordusu tarafından işgal edilirken 15 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu’nun İzmir’e girişi âdeta bardağı taşıran son damla olmuştı.

Batı Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun işgali ile başlayan Kurtuluş Savaşı Mustafa Kemal önderliğindeki Kuvayımilliyecilerin büyük mücadeleleri sonucu kazanılmış, Yunan ordusu İzmir’den denize dökülmüştü. Mondros Mütarekesi ve Sevr Anlaşmasını geçersiz kılan Türk milletinin ve ordusunun büyük azmi ve desteği ile kazanılan bu başarılar 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimizin kuruluşu ile taçlandırıldı.

Cumhuriyetin ilanından 2 yıl sonra, Ekim 1925’te Fahrettin Altay Paşa Çankaya’da Atatürk’ün misafiridir. Zihnini hep meşgul eden, Cumhuriyetin niçin ve neden 29 Ekim’de ilan edildiğini öğrenmek ister.
Fahrettin Altay Paşa’nın anlattıklarına kulak verelim:
- Atatürk hep mazlum bir millet derdi. Cumhuriyetin ilanından epey bir süre geçmişti. Ben de, hep neden 29 Ekim diye kendi kendime sormuşumdur. Bir gün Çankaya’da sofra dağıldıktan sonra, ‘Paşam benim dikkatimi çekmiştir. Hep düşündüm. 30 Ekim 1918 günü mütareke ilan edildi. Adana’daki karargâhınızdan Başkent’e (İstanbul’a) verdiğiniz şifreyi hatırlıyorum. Şimdi aradan zaman geçti, Cumhuriyet’imizin ilanının 29 Ekim gecesine gelmesi acaba bir tesadüf müdür ? Üç gün evvel, beş gün sonra da olabilirdi’ diye sordum.

Bunun üzerine Atatürk şunları söylüyor:
- Mütarekenin ilk günlerini hatırlarsın. Saray ve hükûmet teslimiyeti kabul etmişti. Hükûmet Saray’ın, Saray da İtilaf Devletleri’nin elinin altına girmişti. Saray bu hâlinden memnundu. Fakat ben bunu kabul edemezdim. Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek, ortadan kaldırmak isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım. Dünyada tek başımıza idik, fakat benim inandığım ideale benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hasıl oldu. Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı. Peki, 30 Ekim 1918’den bizim İzmir’e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922’ye kadar kaç yıl geçti? Dört yıl. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan ettik. İşte beş yıla sığdırdığımız büyük inkılap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır ? Bu mazlum millet kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır, çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükâfatı işte budur. Bütün dünya bunu görmüştür. Daha da görecekleri vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir.

Altay Paşa meraklı ve heyecanlı. Tarihi yaşamış ve yapmış Kuvayımilliye kuşağından. Onun için Altay Paşa biraz daha derinlemesine soruyor ;
- Neden tam 29 Ekim ? Üç gün evvel 5 gün sonra da olabilirdi.. 
           
Mustafa Kemal bir an durup Fahrettin Altay Paşa’ya bakıyor ve; 
- Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da bir milletin, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.

Atatürk bir an durdu, Fahrettin Paşa’ya baktı ve sonra elini masanın üzerine vurarak;
- Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür…
 

Altay Paşa;
Ama bundan hiç söz etmediniz” diyecek oluyor.

Mustafa Kemal yanıtlıyor ;
Övünmek olur, övünmek, benimle beraber mefkûreye inananların, milletin, ordumuzun hakkıdır.. 

Ve sözlerini burada kesiyor Mustafa Kemal..
 
                                                                                           .....




Kaynaklar
- Avanas, Dr. Ahmet,  “Mütareke Başlarında 2. Ordu’nun Konya’ya Nakli ve Ortaya Çıkan Sorunlar”,  ATAM Dergi,  Cilt: VIII, Sayı: 23,  Mart 1992, s. 45.
- İğdemir, Uluğ, Sivas Kongresi Tutanakları, Türk Tarih Kurumu Yayınları : XVI. Dizi, Ankara, 1969, s. 140.-
- Akşin, Sina-Balcı, Sarp-Ünlü, Barış, 100. Yılında Jön Türk Devrimi, İş Bankası Kültür Yayınları/Tarih Dizisi, İstanbul, 2010, s. 310.
- Şıvgın, Dr. Hale,  “Mustafa Kemal’in Maraş’ın Kurtuluşu İçin Faaliyetleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: IV, Sayı: 11, Mart 1988, s. 145.
- Türk İstiklal Harbi, s. 53. Türk İstiklal Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı,  Cilt : I, Gnkur. ATASE Başkanlığı, 3. b., Ankara, Genkur. Basımevi, 1999, s. 53.
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.